29 Mart 2012 Perşembe

VİZELERE ŞEMSİYEEE!!

       Bir şemsiye haftası daha bitti ama hala şemsiyeler açılmadı.'Yağmura şemsiye' diye şemsiye satan abilerin dikkatini çekmek isterim gelin üniversitelere vize ve final döneminde 'vizelere şemsiye' ya da 'finallere şemsiye' diye yardırın.Eğer açılmasa da biz alınır o şemsiyeler.
       Vize ve final ne demektir? Bu iki kavramın ortak noktaları vardır ilkinden bahsettik açılmayan şemsiyeler.İkincisi bu iki sınav döneminden önce okul başlarken bu acıyı tadan her öğrencinin söylediği gibi döneme ''Bu sefer günlük çalışcam olum, son hafta çalışılmıyo la'' diye başlanır. Gel gelelim ki bu cümle hiç bir zaman uygulanamaz. Yine yumurta totomuza kadar gelir kapıyı çalar ben geldim der biz de yardırırız not peşine çıkmış sorular peşine. Sonra her sınava son gün sabahlayana kadar çalışırız, birbirimize mail akışları,mesaj akışları,'kanka bunu nasıl yapıyoduk amk' soruları deli gibi akar durur.Sabah olur sınava gideriz Allah'a küsmüş bir sıfat ifadesiyle elde geceden çalışılmış notlar hala bir son dakikaya kadar çabalamalar falan ama sonu yine hep hüsran.
        Vize sınavı final sınavına girip girmeyeceğimizi belirler. Eğer vizeden iyi bir not alırsak finale yardırırız ama kötü almışsak o dersin finaline girmeyedebiliriz.Vizeden düşük aldığımızda ki genelde düşüktür 'olsun la daha final var amk' deriz kendimizi gaza getiririz ama hepsi fos.
        Final ise o güne kadar alınmış notların verdiği sevinci ya hüznüyle girdiğimiz sınavdır.Bütün çingen hesapları yapıldıktan sonra kaçla geçeceğimizi hesaplarız ve ona göre gireriz.Nitekim burdan ulaşacağımız tek bir sonuç var '' O şemsiye asla açılmayacak!!''

12 Mart 2012 Pazartesi

SIKILMAK !

      Bir insan evladı neden sıkılır? Sıkılınca neler yapar? Sıkıntı nasıl geçer? Bir de ses efekti verebilseydim bu her cümle arasında tam Ömer Çelakıl işi bir şey olacaktı ama idare edin siz arkaya kendiniz sesi koyun.
      İnsanlık tarihinin en büyük hastalığı sıkılmaktır. Bulaşıcıdır. Eğer sen sıkıldıysan o Allah'ına küsmüş surat ifadenle yanındakileri de seninle birlikte Emrah filmlerine doğru hayal yolculuğuna çıkartırsın.Yapma bunu yapma Volkan yaaa!
      Adem oğulları hiçbir şey yapamadıkları anda kendilerini bir anda sıkıntının kollarında bulur. Belki sıkılmıyordur ama o bunun farkında değildir o hiçbir şey yapmadığı için sıkıldım diye kendi kendini sıkar.
      Sıkılmayan insan var mı?  Flash Tv'de halay çekenler sıkılmıyorlar mı sanıyorsunuz? Onlar da sıkılıyor ama bu sıkkınlıklarını 24 saat halay çekerek gideriyorlar arada uzun havada söyleyip ağlanıyorlar. Peki ya izdivaçtaki insan kesimi. Onlar da sıkılmıyor sürekli bir gerginllik sürekli bir aksiyon bu aksiyonun,gerilimin tek sebebi o aradaki paravan.Bir de orada ön koltuklarda yapışık kalan çığırtkan teyzeler.
     Sıkılınca neler yaparız? Bunu da araştırmış isviçreli bilim harici herşeyi araştıran adamları. Ama ben kendi izlenimlerimi sunayım. Eğer kalabalık bir ortamda sıkılmışsan telefonunun tuş kilidine büyük bir aşkla bağlanırsın. Ayrılamazsın. Eğer minibüste sıkılmışsan bir de hava yağmurluysa camdan süzülen damlaları takip edersin nereye kadar gittiklerini. Derste sıkılmışsan eğer defterinin heryerine tahtadakileri değil de adını çok farklı şekillerde yazabilirsin.Eğer biraz zorlarsan Star Tv'nin logosunu bile yapabilirsin. Bazen yolda tek başına yürüdüğünde sıkıldığında imdadına müzik yetişir ve kulaklığını takarsın. O andan itibaren şarkının ritmine göre adımların hızlanır. Bazen kulağındaki şarkının klibini çekerken bulursun kendini. Bir de bütün insanlar sana sesleniyormuş gibi hissedersin kulaklıkla duyamadığın için hiçbir şeyi. Mesela şu anda sıkılmışsan bu yazıyı okuyor olacaksın.
        Teşekkürler haydi görüşürüz..